17 Nisan 2012 Salı

MİLLETLER BİRBİRLERİYLE NİÇİN HARBEDERLER?


  Uzvî varlıklarda hayat ve nişanesi nasıl büyümek, açılmak ise içtimai varlıklarda da ayniyle öyledir. Yaşayan milletin başlıca seciyesi nüfusça, medeniyetçe, ticaretçe servetçe ve mefkûrece büyümek ve genişlemektir. Büyümek ve genişlemek seciyesi az yahut zayıf olan milletlerin üzerine çullanırlar, memleketlerini zapdederek içtimai varlıklarına nihayet verirler...

  "İçtimaiyat" ilmi müsbet usuller ve derin tetkikler neticesi olarak daha taayyün etmediği zamanlarda bir çok alimler, hatta filozoflar milletlerin içtimai ruhiyetlerini sezemiyorlar hakikaten çok uzak felsefeler yapıyorlardı. Onlara göre harp fena idi. Vahşilik idi. Barbarlıktı. Sözde bir gün bütün insanlar kardeş olup barışacaklardı. İçtimai hakikatleri içine alamayan zihinlerin hacmi pek küçüktü. Ve muharebenin asıl en doğru sebeplerini bilemedikleri için kendilerinden bir takım hayali sebepler uydururlar, mesela, hükümdarların hırslarını, şan şeref arzularını esaslı amillerden biri sanıyorlardı. Halbuki hakikatte muharebe, milletlerin başlıca hayat nişaneleri olan büyümek ve yayılmak seciyeleri arasındaki içtinap olunamaz bir çarpışmadan başka bir şey değildir. Milletler tabii hayatlarını yaşadıkça muharebe en zaruri ve mutlak bir hadise idi.

  İçtimai müesseselerini ferdler üzerindeki mehip tahakkümünü duyamayan evvel zamanın masum ve şair filozofları "Beni adem aza-iyi yekdigerend, Milletim nev-i beşerdir, vatanım ruy-i zemin" diye hakikatı ihmal etmişler, kendilerinin marazi duygularını hep sahih sanmışlardır. Bu gaflet Avrupa'da "Antimilitarizm, Antipatrıatizm- Vatan ve askerlik aleyhtarlığı" gibi münasebetsiz ve manasız cereyanların doğmasına sebep olmuştur. Fakat daima içtimai hakikat galebe çalmış, fertlerin hususi nefret ve feryatlarına rağmen milletlerin büyümek ve zayıflamak seciyeleri birbirleri ile çarpışmış, muharebeler birbirlerini takip etmiştir.

  Muharebe içtimai bir müessesedir, İlim ve fen ne kadar terakki ederse etsin milletler ve yine milletlerden teşekkül eden zümreler içtimai hayatlarını sürdürdükçe esasi seciyeleri olan büyümek ve yayılmak arzusu da yaşayacak ve bunun neticesi olarak harp de yaşatan ve kuuvet veren bir müessese halinde payidar olacaktır.


Ömer Seyfettin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder